Karacabey Mutlu Son
Karacabey Mutlu Son
“Miranda? Miranda!” Miranda, Olivia’nın ısrarla adını tekrarladığını işitti. “Ne? Aaa, özür dilerim, Livvy. Aklım millerce ötedeydi.” Karacabey Mutlu Son “Biliyorum. Aklın bu günlerde Rosedale’e pek nadir uğruyor.” “Bebek yüzünden, sanırım. Beni çok duygusal yaptı.”Karacabey Mutlu Son Kederlenerek düşündü, bu anlık dalgınlıkları için bebeği suçlayamayacaktı,
o zaman ne söyleyecekti? Olivia’nın gönlünü alırcasına gülümsedi. “Bana ne söylemek istiyordun “Yalnızca diyecektim ki, eğer yeşili sevmiyorsan, odayı tozlu gül renginde yeniden düzenleyebiliriz. O süre buraya gül salonu diyebilirsin.” “Bu çok kadınsı olmaz mı sence?” diye sordu Miranda. “Bu odayı Turner da çok sık kullanır.” “Hımm. İşte o bir problem.” Miranda, tırnakları avuç içlerine batacak kadar yumruklarını sıkmış olduğunın farkında bile değildi. Tuhaftı, Turner’ın adının anılması bile onu etkileyebiliyordu.
“Öte taraftan, ” dedi Miranda, gözleri tehlikeli halde kısılarak. “Ben tozlu gül rengini hep sevmişimdir. Öyle yapalım.” “emin misin?” Şimdi de Olivia kuşkuluydu. “Turner “Boş ver Turner’ı.” Miranda hiddetle saslınü kesince Olivia’nın kaşları kalktı. “Eğer dekorla ilgili söz söylemek isteseydi çekip Londra’ya gitmezdi.” “Hiddetlenmene gerek yok, ” dedi Olivia yatıştırıcı bir tonla. “inanırım seni çok özlüyordur.” “Saçma. Belki beni hiç düşünmemiştir bile.” *** Onu aklından çıkaramıyordu.
Karacabey Mutlu Son
Öte taraftan Turner, kapalı bir arabanın içerisinde bitip tükenmek bilmeyen dört günün sonunda Londra’ya ulaşıp oradaki uğraşlarına daldığında Karacabey Mutlu Son Miranda’yı aklından çıkarabileceğini düşünmüştü. Ama yanılmıştı. Tekrar tekrar, aklından hep o son konuşmaları geçiriyordu. Ama bir türlü seni seviyorum diyemiyordu. Hafızası çözülüyor ve geriye kalan sadece Miranda’nın kocaman kahverengi ve acı ile donuklaşmış gözleri oluyordu. Bu tanımadık bir duyguydu, kabahatluluk. Yakıyordu, batıyordu ve onu boğazından kavrıyordu.
Oysaki öfke basit olmuştu, öfke temizdi. Kesindi. Öfkenin kaynağı asla o olmamıştı. Leticia’dan kaynaklanmıştı. Onun hayatındaki birçok erkekten kaynaklanmıştı. Asla Turner’ın kendisinden kaynaklanmamıştı. Ama bu – Bu başka bir şeydi. Bu şekilde yaşayabilmesinin yolu yoktu. Yeniden mutlu olabilirlerdi, öyle değil mi? Önceden şüphesiz mutlu olmuştu. O da mutlu olmuştu. Turner’ın eksiklerinden şikâyet etmiş olabilirdi ama Turner biliyordu ki, o da mutlu olmuştu. Ve yine olacaktı, Turner ant içti. Miranda,
Son yorumlar