Karacabey Masaj Salonu
Karacabey Masaj Salonu
Karacabey Masaj Salonu Rakı sofrası hemen kuruldu. Salonun yarısı boştu. Son on yılda, her geçen gün artan bir sayıyla İstanbul’a çalışmaya gelen Portekizli, İngiliz ve İrlandalı göçmenlerin birbir çok eğlence sektörünü tercih ediyordu ve Çiçek Pasajı da en çok görüldükleri yerlerden biriydi. Şimdi de Anastasi’nin genç İngilizleri birazcık üşüyerek müşteri yolu gözledikleri için, iki kişicik de olsa Selim ve Fuat’ın kendi restaurantla-rını seçmiş olmalarından mutlu olmuşlar, derhal masayı donatmaları için komilere buyruk yağdırıyorlardı. Eski İstanbul keyiflerini arayanların sayısı azalıyor, sadece tutkuları da yoğunlaşıyordu.
Selim kendisini onlardan biri saymasa bile, arada eline geçirdiği bazı eski şeyleri saklardı. İhap Hulusi’nin eski Tekel posterlerinden iki tanesini elde etmişti. Romantik Türk aşk filmleri, 3-D koleksiyonu vardı. Eski “Pazar” dergilerinin bazılarını toplayıp ciltletmişti. Yeniden araba almaya niyetlense, gaslıne panter kaleci Numan’ın 1965 Ford Mustang’ini kestirmişti. Ama tüm bu minik nostaljik takıntılarına karşın, Selim daha çok bir çeşit teknoloji meraklısı sayılırdı. Birden Fuat’a döndü: “Yahu, nerden çıktı bu kız! Analar neler doğuruyor bu şekilde!”.
Karacabey Masaj Salonu
Karacabey Masaj Salonu “Ne bileyim” diye omuz silkti Fuat. “Zamane kızları efendim, n’aparsın! Bunların ar damarı çatlamış artık, inan bana kudurmuşlar. Geçenlerde bir blue-jean mağazasında tezgâhtar kız, yemin ediyorum sana ‘bakalım üstünüze nasıl olmuş’ diye benim kabine girdi ve… Oracıkta işimi ayak üstü tamamladı. Fakat inan, bugünkü kadar neşeli değildi. Elletmedi bile kendini o sürtük!” “Şimdi sen allah bilir asansöre binmeye korkarsın artık”. Fuat bu sözleri neşeli bir kahkaha ile karşıladı. “neyse iyi oldu, stres attık birazcık, bizler de, o da. Kim ne derse desin, hayatta hiçbir şey gerçek seksin yerini tutamaz, nedir o sanal alemler öyle?
Ben bir vıcık vıcık dehlizin organik derinliklerine dalmadan kendimi o hanımı halletmiş sayar mıyım? Hiç öyle ışıktı, yanılsamaydı, 3-D’di, bunlar sana deminki ziyafeti sağlayabilirler mi hiç?”. Selim bu cümlenin doğruluğundan emin değildi. Sonuçta mühim olan arada boşalıp rahatlamaksa, bunu sağlayan her şey onun için geçerli sayılabilirdi. “Peki iyi güzel de, o kızdan hiç bekler miydin öyle bir şey? Çok hanım hanımcık duruyordu”. “Sen ne diyorsun! En çok onlardan kork. Onlar tedbil-i giyim gezen en tehlikelileri”.
Son yorumlar