Karacabey Mutlu Son

Karacabey Mutlu Son Tüm değerinin aşkta olduğunu hissedince bu değeri bende kullanacak, iki kat daha çok sevecek beni. Neşem öyle baskın çıkıyor ki nerdeyse delireceğim. Cordelia’nın ruhu aşkın sonsuz coşkuıyla dağılmamış ya da gevşememiş; ki bu, birçok kızın koşulsuz, enerjik ve topyekûn sevmeyi öğrenmelerine engel olur. Onların kafasında, karşısında gerçek objenin sınanacağı ideal olan, belirsiz, üstünkörü bir fotoğraf vardır. Böyle yarım yamalak ölçülerden kişiye Hıristiyan yaşamına yardımcı olabilecek bir şeyler çıkabilir.-

Şimdi aşk onun ruhunda uyanırsa bu aşkı gözlerim; ondan gelen, aşkın ta kendisiymiş şeklinde kulak kesilirim ona. Bu aşkın Cordelia’da iyi mi bir şekil almış bulunduğunu belirlerim ve kendimi buna uydururum; ve ben de öykünün, onun yüreğini saran aşkın direkt bir parçası olmuşsam, onunla dışardan, elden geldiğince aldatarak bir defa daha birleşirim. Neticeta, kızlar yalnız bir kere sever. Şimdi Cordelia yasal olarak benim;

Karacabey Mutlu Son

Karacabey Mutlu Son Hala bana rızasını verdi, hayır duada bulunmuş oldu, dostlar ve akrabalar beni kutladı. Bunun olması gerekiyordu. Artık savaşın tüm cefası sonlandı, barışın nimetleri başlıyor. Ne saçmalık! Sanki Halanın kutsaması ve dostların kutlamaları beni Cordelia’nın gerçek anlamda sahibi kılabilirmiş benzer biçimde; sanki aşk, savaş ve barış arasındaki gibi bir karşıtlık oluşturabilirmiş gibi; sürdüğü sürece, başka silahlarla da olsa çatışmalar biçiminde kendini açığa vurmazmış gibi. Aslına bakarsak fark, bu savaşın cominus ya da eminus olmasında. Bir aşk ilişkisindeki çatışma ne denli eminus olursa o denli üzücüdür, çünkü o vakada göğüs, göğüse mücadelenin önemi o denli azdır.

Bu yakın cenka, Ovidius’un hararetle tavsiye etmiş olduğu kadar büyük bir kıskançlıkla yerdiğini de bildiğimiz el sıkma ve ayak teması da dahil; öpüşme ve sarılmadan hiç söz etmiyoruz tabii. Eminus savaşan birinin çoğu zaman gözlerinden başka güveneceği bir şey yoktur; ama eğer ustaysa bu tabancaı derhal hemen aynı başarıyı sağlayacak kadar beceriyle kullanabilir. Bu ilişkiler gözlerini bir kıza rasgele bir kırılganlıkla, sanki kazara ona dokunmuş benzer biçimde etkisinde bırakan bir şekilde dikebilirler; gözleriyle onu, sanki kollarıyla sarılıyormuş gibi sıkıca sarabilirler.